Misyon / Vizyon

Kurumlar misyonları sayesinde ayakta durur. Bu misyon ne kadar incelikle ve titizlikle benimsenir yürütülürse o kurum da onca büyür ve saygı görür. Misyon pozitif bir kavramdır. Maalesef günümüzde çoğu vasıflarımız gibi saptırılmış hatta köreltilmiştir. Yani "misyona" ulaşmak için her türlü Makyavelist düşüncenin mübah sayılması bir yana, işlerine gelince her türlü çarpıklık "misyon" olarak kabul edilmektedir. Günümüz gerçekleri zaman zaman bizleri "helal olsun..dürüst adammış" demekten alıkoymuyor mu? Sanki adamlığın doğal tezahürü değilmiş gibi!

"Misyon"u doğru algılamış kişiler kurumları yüceltir. "Vizyonu - Ufku"  geniş olanlarsa doğal olarak bu "misyon"u çok daha iyi benimseyecek ve mükemmelleştirecek adımları atacak ve attıracaktır. Bu nedenle hangi toplumda olursak olalım ister ticaret, ister hukuk, ister medya...sepetin içindeki çürükler sağlamları kaçındırmamalı (sevgili Zeki ve Yavuz'a teşekkür ederim).

Federasyonların misyonları var mıdır ? Türkiye'nin bir spor politikası var mıdır ?  9 ayrı sanayii besleyebilen ve altın yumurtlayan tavuk olarak gösterilen turizmde bir ülke politikamız var mıdır ? Bunlara olumlu yanıt verebilecek birisi var mıdır?

"Her şey dahil" gibi garabet bir sistemi bile garabetleştirebiliyorsak, spor basınının "amiral gemisinin" yılın sporcusu anketindeki 10 küsur adayının 1'i devşirme atlet, 9'u da vur-kır-indir-döv-patakla sporlarının mensuplarıysa böyle bir ülkede bir spor politikasından söz etmeye olanak var mıdır?  Spor politikasından, Federasyonların misyonlarından, üyelerinin vizyonlarından, ufuklarından bahsetmeye olanak var mıdır? Olimpiyatlardaki 35 spor dalının 31'inde olmayan bir ülkede kimler neleri konuşuyor ki.

İşte yeni seçilen Tenis Federasyonunun sayın üyelerinin, daha "bismillah (!)" demeden zaten kısıtlı olan kulüp sponsorlarıyla görüşmelere (!) başlamadan önce karar vermeleri gereken budur. Nedir bizim misyonumuz; var mıdır bizim vizyonumuz? Yoksa da nasıl oluşturabiliriz?

Bizce seçilmesi gereken seçildi. Medeni cesaretle sahaya çıkan Sayın Olgar ve Ekibinin bunca oy alması hem gelecek için kendilerine bir motivasyon hemde seçilmiş federasyona bir uyarıdır. Ancak artık meydan seçilenlerindir. Destek gerekir. Bunca deneyim, onca hazırlık ve kulisten sonra artık zaman palavranın, ütopyanın ve kendi kulüplerini nemalandırmanın, geleceksiz yakınları, sempatizanları kollamaların zamanı değildir. Seçilenlere başarılar dilerken umarız Sayın Olgar ve ekibi de aynı bir "gölge kabine" gibi seçilenlerin icraatlarını değerlendirecek, eleştirecek ve bu sporun değerini artarak anlamaya başlayan kamuoyuna aktaracak, bilmeyenleri aydınlatacaktır. 4 yıl toprak altına yatıp salt seçim zamanları arz-ı endam etmenin karın doyurmadığını umarız anlamışlardır.

Kulüpçülük iyidir. Sporu tetikler. Ancak federasyonlar kulüpler kadar ülkelerin sporu için vardır. Üstelik bazı spor branşlarının kulüplerce yetiştirilip devletçe parlatıldığı artık kanıtlanmıştır. Tenis bunların başlıcasıdır. Fransa'yı, İsveç'i, Amerika'yı baştan keşfetmenin gereği yoktur. Her şeyi ters olan İngiltere'nin yeni oluşumuna bakın...Ama görün. Ufkunuz dar olmasın inşallah. Vizyonunuz olursa misyonunuzu saptamak daha kolaydır.

Bekir Emre

Türkiye Tenis Federasyonu
Click for English
Click for English
Haberlere Ait Arşivimize Ulaşmak İçin Tıklayın...