"Bilseniz kaç defa tenisi bırakmayı düşündüm"


Türkiye’nin önde gelen genç tenisçilerinden İpek Şenoğlu "Spor ve sporcu Türkiye’de hiç desteklenmiyor. Oysa Amerika’da hemen burs buldum, hatta vatandaşlık teklifi aldım" diyor

TUBA AKYOL

Futbol dışındaki sporlara ilgi duyan gençler için "cennet" olmaktan çok uzak olan Türkiye’de, teniste dünya çapında başarı kazanmak için çırpınan İpek Şenoğlu "Bazen insanlar ‘Tenis Türkiye’de senin gibi şampiyonlarla değil de Hülya Avşar’la anılıyor, kızmıyor musun?’ diye soruyorlar. Hiç kızmıyorum, hatta seviniyorum. Çünkü onun sayesinde tenis medyaya çıkıyor. Keşke onun gibi daha çok insan tenisi sevse de tenis Türkiye’de yaygınlaşsa. Böylece bizler de daha kolay sponsor buluruz" diyor.

acumHenüz 22 yaşında olan İpek Şenoğlu 5 yaşından beri tenis oynuyor. 1991-1997 yılları arasında tek ve çift bayanlar Türkiye şampiyonluğu unvanını kimseye kaptırmamış. 1995-96-97 yıllarında ise büyük bayanlarda Cumhurbaşkanlığı tekler ve çiftler şampiyonu.
Aldığı tüm ödülleri tek tek sıralamak için yerimiz dar ama Şenoğlu’nun Türkiye’de teniste 1 numara olduğunu söylemek yanlış olmaz. Dünya WTA (Women’s Tennis Association) sıralamasında ise 1260 sporcu arasında 594. sırada. Hem de yılda 25 turnuvaya katılması gerekirken, maddi yetersizlikler nedeniyle toplam 8 turnuvaya gidebildiği ve bu yüzden kazanabileceğinden çok daha az puanla yetinmek zorunda kaldığı halde. Üstelik Şenoğlu bu turnuvalara giderken uçak rezervasyonundan vizesine kadar her şeyle bizzat ilgilenmek, bu arada 50 dolarlık "çıkış parasını" bile cebinden ödemek zorunda kaldı.
Şimdi IBM, FILA ve Fischer’in sponsorluğu kabul etmesi ile İpek Şenoğlu için "daha az zorlu" bir dönem başlamış gibi görünüyor. Daha fazla turnuvaya katılıp daha çok puan toplayarak dünya sıralamasında ilk 250’ye girmeyi hedefleyen Şenoğlu iki yıl sonra Wimbledon gibi Grand Slam turnuvalarında boy göstermek istiyor.


"Takım oyunu bana uygun değil, ben biraz bencilim"

Profesyonel tenisçiler ne yer, ne içer, günde kaç saat korta gider?
Günde çift antrenmanım var. Sabah 10.00-12.00, öğleden sonra 16.00-18.00 veya 17.00-19.00 saatleri arasında antrenman yapıyorum. Onun üzerine halter, atletizm... Pazar günleri hariç haftada beş gün, günde yaklaşık 6 saat çalışıyorum. Bu antremanları yapabilmek için de aralarda bir duş almam, yemek yemem ve uyumam gerekiyor. Böyle
bir hayat. Pek ilgi çekici değil.

Nasıl başladınız tenise?

Tenise 5 yaşında başladım. Babam ve annem oynuyordu, onlarla korta gidiyordum. Bu arada ortaokula kadar basketbol oynadım. Türkiye üçüncülüğü falan aldık. Sonra tenis ve basketbol arasında bir seçim yapmam gerekti. Takım oyunu bana çok uygun değil.
Ben biraz bencilim belki ya da bireyselim diyelim. Ben iyi oynasam da takım yenilebiliyordu. Bu yüzden tenisi seçtim.



"Hırslısınız, yeteneklisiniz ama destek yoksa..."


Profesyonel tenisçi olmaya karar vermek birçok şeyden vazgeçmek demek. Bu kararı nasıl aldınız?
Çok zor oldu. Çünkü 16-17 yaşında üniversite derdi başladı. Ne yapacağım? O yarışa girsem zaten tenise devam etmem mümkün değil. Bunun kararını vermek çok zor, riskli. Çünkü siz tenis oynayacağım diyorsunuz, "Tamam, oyna kızım ama ileride ne yapacaksın, tenis bir yere kadar" diyor anneniz, babanız. Sonunda bir yol bulduk. Türkiye’de böyle bir şansım yoktu ama ABD’de tenis bursuyla üniversite eğitimi aldım.

ABD’den burs almak kolay mı?

Oradaki koçlar üzerinize atlıyorlar zaten. Ben daha burslu okuyabilir miyim diye düşünürken birkaç okuldan hemen davet geldi. Amerikalı bir koç izlemiş beni, beğenmiş falan... Yardımcı oldu.

Siz, burs vermek için ABD’deki üniversitelerin birbiriyle yarışacağı kadar çok mu başarılısınız?

Ben çok başarılı olduğum için değil. Bana özel bir şey değil bu. ABD’de sporcuya verilen değerden ötürü böyle oluyor. Onlar sporla ilgilenen gençleri destekliyorlar, fırsat tanıyorlar. Keşke Türkiye’de de böyle olsa. Salt kendim için söylemiyorum bunu. Burada pek çok sporcu ile birlikteyim. Çoğuna yazık oluyor. Hırslısınız, yeteneklisiniz, disiplinlisiniz ama buna rağmen hiçbir destek görmüyorsanız nereye kadar?
"Olimpiyatlar’a katılmak için Türkiye’ye döndüm"

Neden ABD’de kalmadınız?

Açıkçası böyle bir teklif de oldu. Orada kalmamı, vatandaşlık verilebileceğini falan söylediler. Ben küçüklüğümden beri biraz idealistim. Olimpiyatlar’da oynamak istiyorum. ABD’de yaşasaydım böyle bir şansım olmazdı. Türkiye’de böyle bir şansım var.

Ama Türkiye’de birçok sorun var.

Evet. Yurtdışında hayat benim için daha kolay bir sporcu olarak. Burada o kadar çok şeyle uğraşıyorsunuz ki. Uçak, otel rezervasyonu... Vizemde bile sorun çıktığı oluyor. Milli maç olmadığı için her çıktığımda 50 dolar ödüyorum, en basitinden. Şimdi sponsor bulundu, bu yüzden ben artık şanslı bir sporcuyum. Artık sadece tenise konsantre olabilirim.


"Her turnuvaya gidişim yol ve otel parası demek"

acum1Sponsorluk desteğine kadar sizi Türkiye’de hiç destek görmediniz mi?
Tabii ki destek var. TED Klubü destekliyor. Kortumu veriyorlar, antrenör veriyorlar. Ellerinden geleni yapıyorlar. Ama tenis daha fazlasını gerektiriyor.

Tenis zengin sporu olarak görülür hep. Öyle mi gerçekten?

Tenis zenginlerin sporu değil ama profesyonel anlamda yapmak istediğiniz zaman desteklenmesi gereken bir spor. Ben maddi yetersizlikler nedeniyle senede 3 turnuvaya katılabildim. Oysa her sene 25 turnuvaya gitmem lazım puan toplamak için. Benim her turnuvaya gidişim bir başka ülkeye gidiş geliş, konaklama, yeme-içme masrafı demek.


"Galatasaray gibi, adım adım başarıya gideceğiz"

Maddiyat dışında sponsorun sporcuya sağladığı bir şey var mı?
Size güven duyulması çok önemli. Bunun verdiği hırs, istek bambaşka. Ama en önemlisi maddi destek. Çünkü ben durup dururken "Şunu şunu yapabilirim" demiyorum. Rakamlar da gösteriyor ki daha çok turnuvaya katılabilseydim bugün sıralamada çok önlerde olacaktım.

Grand Slam’de de bir başarı kazanmayı umuyor musunuz?

Türkiye için şu an en büyük başarı Grand Slam’de oynamaktır. Böyle bir şeye yaklaşamadı bile Türkiye şimdiye kadar. Adım adım ilerlemek gerekiyor. GS ne yaptı? İlk sene Şampiyonlar Ligi’nde birinci tur oynadı. Bir tenisçi gidip de her şeyi başarıp dönemez.

Türkiye’de profesyonel anlamda tenise ilgi gösteriyor mu gençler?

Örnek alınacak bir başarı olmadığından tenise ilgi duyulmuyor. Monica Seles’i mi örnek alsınlar? Herkes Seles olmak ister ama Türkiye’den kim olabildi ki şimdiye kadar?


‘Hülya Avşar sayesinde tenis medyada yer alıyor’

Sakatlık geçirdiniz mi?
acum2
16-17 yaşında dizim sakatlandı. Benim bilgisizliğimden, biraz da şanssızlıktan belki ben hemen kortlara döndüm. Yanlış. Daha sonra tam anlamıyla iyileşmediği için zaman zaman tekrar etti. Bu benim bir buçuk, iki seneme mal oldu. Şimdi tamamen iyileştim.

Neler yaptınız o dönemde?

Antrenmanlar sırasında bazen tatil olsa da biraz dinlensem diye düşünürüm. Ama tatile gidince, ikinci gün sıkılmaya başlıyorum, enerjim fazla geliyor, bir boşluk oluyor. Herhalde bu ayrı bir sevgi, farkında olmadan seviyorsunuz, seviyorum yani. İnsanın sevdiği bir şeyden kopması çok zor.

Sponsor bulamadığınızda, sakatlandığınızda hiç "İğneyle kuyu kazıyorum, bu arada hayat kaçıyor" diye düşünmediniz mi?

Galiba başarı için inatçı olmak gerekiyor. Bilseniz ben kaç sabah kalktım ve bırakmayı düşündüm. Ama içimde bir itici kuvvet var galiba ki bırakamadım. Herhalde doğuştan bir şey, bilemiyorum. Şimdi siz sorunca, düşündüm de tenisin, sporun olmadığı bir hayat düşünemiyorum. Bir şey kaçırıyorum gibi gelmiyor bana. Keşke herkes tenis oynasa ve benim gördüklerimi görebilse, hissettiklerimi hissedebilse...

Bu çalışma temposunun içinde arkadaşlarınıza, ailenize zaman ayırabiliyor musunuz?

Her sporcununki gibi sosyal hayatım çok sınırlı maalesef. Çünkü öğlen dinlenmezseniz akşam antrenmanını çıkarmanız çok zor. Ama ot gibi yaşamak da istemiyorum. Akşamları bir yemeğe çıkıyorum; sinemaya, tiyatroya gidiyorum.

Erkek arkadaşınız var mı?

Valla erkek arkadaşım... Zaman ayırmak çok zor. Ancak arkadaşlarımı, ailemi görüyorum.

İçki içemiyorsunuz değil mi?

İçki içemiyorum değil, içki sevmiyorum. Yoksa içen sporcular da var. İçip de sarhoş olmak, çok içmek gibi değil ama içilebilir. Ben sevmediğim için içki içmiyorum.

Modellik yapmayı düşünür müsünüz, öyle bir teklif alsanız?

Modellik çok zor ya. Bence herkesin en iyi olduğu şeyi yapması gerekir. Benim de en iyi olduğum şey tenis.

Hülya Avşar’ı izlediniz mi tenis oynarken?

Hülya Hanım’ı TED Kulübü’nde görüyorum bazen oynarken ama tanışmadık. Çok izleyicisi var onun, medya geliyor falan, kalabalık oluyor. Hem bu yüzden hem de antrenman aralarında evde dinlenmem gerektiği için pek izleyemedim Hülya Hanım’ı.

Hülya Avşar’la bir gösteri maçı yapmak ister misiniz?

Gösteri maçı hoş olurdu tabii. Bazen insanlar ‘Tenis Türkiye’de senin gibi şampiyonlarla değil de Hülya Avşar’la anılıyor, kızmıyor musun?" diye soruyorlar. Hiç kızmıyorum, hatta seviniyorum. Çünkü onun sayesinde tenis medyaya çıkıyor. Keşke onun gibi daha çok insan tenisi sevse de tenis Türkiye’de yaygınlaşsa. Böylece tenisçilerin koşulları düzelir, daha kolay sponsor bulunur. İyi olur yani...


İpek Şenoğlu'nun sponsor desteği ve tanıtımı için tennis clinic tarafından Milliyet Cumartesinden alınmıştır.

tuba

2002

milliyet

 
   
   
   
Türkiye Tenis Federasyonu
Click for English
Click for English
Haberlere Ait Arşivimize Ulaşmak İçin Tıklayın...