Bir mucizeye tanık oldum dün: Ankara'nın merkezinden 25 kilometre uzağa, Bayındır Barajı'na doğru gittim. Askeri cezaevi ve çöplüğüyle nam yapan Mamak'ın gecekondularını geçtim. Bozkır sınırındaki Zerdalitepe'de Hasan Tahsin İlkokulu'na girdim.
Bahçede uzay gemileri gibi duran 2 yeşil balonun içinden çocuk sesleri geliyordu.
İçeride onlarca Mamaklı çocuk, elde en iyi marka raketler, üstte son moda malzemelerle asfalt kortta tenis oynuyordu.
Küçücüktüler, esmerdiler, raketleri kadardı boyları... Ama harika tenis oynuyorlardı. Vurdukları her top, tenisin bir zengin sporu olduğu inancını yıkıyordu.

"Mamak... Mamak!.."
Onları ilk kez, Ankara Tenis Kulübü'ndeki (ATK) bir şampiyonada tanımıştım. Herkes sessizce maç izlerken, kenarda 30 kişilik bir grup "Mamak... Mamak..." diye öldüresiye bağırıyordu. Kortta, 10 yaşındaki kocaman gözlü Cemo yaman tenis oynuyordu.
Mamaklı tenisçilerin öyküsünü orada öğrendim, gidip görmek istedim. Ve ne yalan söyleyeyim; gördüklerimden büyülendim:
Her şey, 3 yıl önce Mamak'taki Birtat fabrikasının sahibi Nizamettin İren'in girişimiyle başlamış. Aynı zamanda ATK'nın başkanı olan İren, hem Mamaklı çocuklara sahip çıkmak, hem tenise altyapıdan sporcu kazandırmak için bu işe gönül ve para koymuş.
Kulüpten bir antrenörle 1. ve 2. sınıftan yetenekli çocukları seçmişler. 3 kız, 3 oğlanla başlamış macera...

Nurşen mucizesi

İşte o 3 kızdan biri korttaydı dün...
Adı, Nurşen Ayan...
Kaşları, kalın yaylar gibi çevreliyor gülen gözlerini... Gecekonduda oturuyor. 3 kardeşler. Anne babası çalışıyor. 8 yaşındayken bir hoca gelip 50 çocuk arasından seçmiş onu... Tenis diye bir şeyi hiç duymamış o güne kadar. Topa vurunca hoşuna gitmiş. Sabahçıymış, öğleyin okul çıkışı tenis çalışmaya başlamış.
Şimdi sıkı durun: 8 ay sonra Antalya'ya ilk turnuvasına gitmiş Nurşen... Orada ilk kez denizi görmüş. Ve final oynayıp Türkiye 2.'si olmuş.
bt_15Ertesi yıl yine aynı derece... O yıl mahalle bakkalının kızı Sultan da 9 yaşta 2. olmuş.
Ardından Almanya'ya gitmiş Nurşen... Oradaki kulüplerin en iyilerini çıkarmışlar karşısına... 22 günde 20 maç yapmış, 20'sini de kazanmış. Dün kortta Balkan şampiyonasına hazırlanıyordu. Öğlenden akşama kadar tenis çalışıyor, sonra eve gidip ödev yapıyormuş. Dersleri de çok iyiymiş.
Soğuktan kenetlediği ellerini ovuştururken "Hedefim Wimbledon'da oynamak" dedi.

"Ben de varım"
Hocası, Aytekin Kaya, Nurşen'e bakarken "Hayatta tek hayalim var" diyor, "Dünyada ilk 100'e buradan bir çocuğu sokabilmek. 5 yıl sonra içlerinden birini Wimbledon'da izleyebilirsiniz".
Tabii bu başarılar Mamaklıları ayağa kaldırmış. Daha önce adını bile bilmedikleri tenise, çocuklarını yazdırabilmek için kuyruk olmuşlar. Okul öncesi çocukların da katılmasıyla tenisçi sayısı 140'a çıkmış. Kapalı kortlar yapılmış. AKP'li Belediye Başkanı da tenis derslerine başlamış. Bu ilgi üzerine yine Nizamettin İren'in öncülüğünde bir vakıf kurulmuş ve Mamak'a 6 kortlu bir spor kompleksi yapılmasına karar verilmiş.
Kaya, "Tenis onlar için bir hobi değil, bir kurtuluş umudu" diyor; 'Ben de varım' demek için başarmak zorundalar."

Yarının şampiyonları
Azmi Kumova'nın başkanlığındaki Tenis Federasyonu'nun da desteklediği bu projenin sürmesi (ya da başka semtlerde yapılacak benzerleri) için yılda 50 milyar TL'lik bir destek gerekiyor. Bu, şöhretli isimlere tenis gösterisi yaptırmaktan çok daha kalıcı bir yatırım...
Mamak'ta Nurşen ve arkadaşlarından ayrılırken, yarının şampiyonlarının elini sıktığımı hissettim ve emeği geçen, destekleyen herkesi gönülden tebrik ettim.


Can Dündar  - Milliyet 6.01.2005

candundar

Mamak Tenisi ile ilgili olarak tenis klinik'in Nisan 2004 deki yazısı için

milliyet

 
   
   
   
Türkiye Tenis Federasyonu
Click for English
Click for English
Haberlere Ait Arşivimize Ulaşmak İçin Tıklayın...