TENİS Federasyonu özerkliğini elde etti; ancak yeni statü federasyonu başta ek maddi kaynak arayışı ve yeniden yapılanma konularında ciddi sorumluluklar da getirdi.

Para sorununu bu yazımda, yapılanmayı ise önümüzdeki hafta ele alacağım. Geçen yıl spor teşkilatının Tenis Federasyonu’na tahsis ettiği bütçe takribi 550 Milyar TL idi. Bu sene için devlet sadece 200-250 milyarlık bir bütçe ön görmekte. Federasyonun hedefi ise 1.2 trilyon TL’ye ulaşmak. Fark 1 trilyon TL. Bu açığı kapatmak için federasyonun, ‘Ürünü’ yani Türk Tenisini pazarlaması, dolayısı ile reklam arayışı içerisine girmesi gerekecek. Kısacası sponsor bulunacak.

Yeni sponsorluk yasasına göre reklam verecek kurum ya da şahıslar aktardıkları paraları vergiden düşebilecekler. Zaten federasyonda artık alacağı para tutarı karşılığında fatura kesebiliyor. Peki Türk tenisine sponsorluk kim yapar veya hedef kitle kimler olabilir? Fazla düşünmeye veya çok uzağa gitmeye gerek yok. Cevabı belli: Veteran tenisi oynayanlar. Yani veteran tenisçiler. Bunların çoğu üst düzey yönetici. Büyük şirketlerin başında. Genelde çocukları da tenis oynuyor. Demek ki bu şahıslar tenise sponsorluk yaptığı taktirde, dolaylı yoldan çocuklarının tenis geleceğine de katkıda bulunmuş olacaklar.

İşte sebebler
Size Veteran Tenisçiler Birliğinin (VTB) web sitesinde (vtb.org) ‘Sponsor olmanız için birkaç sebep’’ başlığı altındaki bazı bilgileri aktarmak istiyorum.

VTB üyeleri sayısı 1625 kişi. Sadece İstanbul’da 8000 kişi tenis oynuyor. Etki alanı takribi 120.000 kişi. İstanbul’daki 8000 kişinin 4000’i VTB turnuvalarında oynuyor. (Kaynak: NLP Uzmanı Cengiz EREN)

Ben yinede tenis oynayan sayısının bu rakamların çok üstünde olduğunu düşünüyorum. Evet ürün ortada. Bence sponsorluk yapacak ortamda mevcut. Bundan sonrası tenis federasyonunun Türk tenisini ne şekilde pazarlayacağına bağlı.

Teniste bölgesel önem
SON yazımda Tenis Federasyonu’nun artık özerk olmasından dolayı maddi kaynak, yani sponsor arayışına girmesi gerektiğini, hedeflenecek kitlenin de VTB (Veteran Tenisçiler Birliği) olduğunu aktarmıştım.

Bugün ise federasyonun Türk tenisini ne şekilde organize etmesi gerektiğine değinmek istiyorum. Zaten anlatacaklarım teniste iddialı olan birçok Avrupa ülkesinin başarıyla sürdürdüğü modeldir.

Konuya şöyle 20-25 sene öncesinden başlamak istiyorum. O dönemlerde bölgelerde tenisten sorumlu olan kişilere, ‘İl Tenis Ajanları’ deniyordu. Bunlar, büyükler, gençler (O zamanlarda 18 yaşın altındakilerine gençler denirdi, yaş grupları yoktu) bölge turnuvaları organize ederlerdi. Sonuçlara göre bölgesel klasmanlar oluşturulurdu.

Federasyon temsilcilikleri

Bunun dışında raket, top, tel ve diğer ihtiyaçları kısmen federasyondan, birazını kulüplerden, hatta eş dosttan temin ederlerdi. Daha sonra ‘İl Tenis Ajanları’ değimi ‘İl Tenis Temsilcisi’ olarak değiştirildi. Günümüzde il tenis temsilcilerinin ne yazık ki, birkaçı faal ve bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ancak çoğunun varlıkları bile belli değil.

Peki şimdi ne yapılması gerekir? Federasyonun, fazla zaman kaybetmeden Spor Müdürlükleri’ne bağlı olan il temsilcilerini, kendi bünyesine alması gerekiyor. Yeni adları federasyon temsilcisi olabilir. Türkiye haritasını birkaç ana bölgeye ayırarak bu temsilciliklere profesyonel, yani maaşlı birer idareci ve antrenör görevlendirecek. İdareciler, kulüplerle olan diyalog, bölge turnuvaları ve klasman gibi konularda faaliyet gösterecek. Bölge antrenörü de kulüplerdeki tenis antrenmanlarını denetleyecek.

Belirli tarihlerde bölgenin en iyi çocuklarını biraraya getirip, bölge antrenmanı adı altında ek eğitim sağlayacaktır. Federasyon temsilcilerinin en önemli görevleri arasında ise TENİS-OKUL projelerini hayata geçirmek yer almalıdır. Böylece okullarda tenis sporunun temel eğitimi verilecektir. Okul eğitimini de bölge antrenörü üstlenebilir. Bölge temsilcileri, her ay faaliyet raporlarını merkeze, yani federasyona gönderecektir.

Merkez neresi olacak?

Konu merkezden açılmışken gündeme şu soru geliyor: ‘Türk tenisinin merkezi neresi olacak?’ Spor teşkilatının ve bürokrasinin olduğu Ankara mı? Yoksa 2005 Üviversite Oyunları için İzmir’de inşaatı süren ve oyunlardan sonra federasyona devredilecek uluslararası standartlardaki tesisin İzmir’de olmasından dolayı İzmir mi? Veya tenisin en güçlü bölgesi İstanbul mu?

Kararı verirken, artıları eksileri iyi tartmak gerekecek. Evet, ideal sistem ortada. Bence bu sistem ile Tenis Federasyonu bugüne kadar pek başarılı bir şekilde denetleyemediği federe kulüpleri de daha iyi kontrol etme imkanına sahip olacak. Çünkü, federe kulüp diye ortaya çıkan, ancak Türk tenisine hiçbir fayda sağlamayan onlarca kulüp var.

Engin Kratzer  - Hürriyet Mart 2005

ek

Engin Kratzerin diğer yazıları için

hurgazlogo

 
   
   
   
Türkiye Tenis Federasyonu
Click for English
Click for English
Haberlere Ait Arşivimize Ulaşmak İçin Tıklayın...