Profesyonel teniste çok para olmasının sporcular arasındaki samimiyeti azalttığını belirten Leconte, "Bizler de para kazanırdık. Ancak eğlence daha önemliydi" dedi. Cash ise, "Türkiye'de çocuklara yönelik olan çalışmaların daha bilinçli ve güncel olması gerekir" uyarısı yaptı.

bt_20_1GEÇEN hafta dünya tenisinin iki dev ismini, İstanbul'daki Acarlar Coliseum Tenis Merkezi'nde Anzak Cup adı altında iki günlük bir şölende ağırladık. Biri, Wimbledon şampiyonu ve Avustralya Open finalisti Pat Cash, diğeri ise Roland Garros finalisti, Davis Cup'ta Pete Sampras ve Andre Agassi'yi yenerek Fransa'yı Dünya Şampiyonluğu'na taşıyan Henry Leconte.

İkisi 40 yaşlarında ve fiziksel olarak halen çok iyi durumdalar. Profesyonel dönemlerindeki tenislerinden hiçbir şey kaybetmemişler. Topa vuruşları ve zamanlamaları mükemmel. Onların ülkelerinde de birer kahraman olduklarını bilerek izlemek ayrı heyecan ve zevk. Yaptıkları gösteri maçından sonra söyleşi imkanı bulduğum Cash ve Leconte sorularımı bakın nasıl içtenlikle yanıtladılar...

Fiziksel güç önem kazandı

* 1980'li yıllarda sizlerin oynadığınız tenisle, günümüzün tenisi arasında ne fark var?

Cash: Bizim oynadığımız teniste teknik açıdan çok daha fazla varyasyon vardı. Bugünkü tenis ise tamamen güce bağlı. Tenisçilerin boyları ve fizik kondisyonları bizden çok daha iyi. Tenisin o kadar süratli olmasının en büyük nedenlerinden biri de malzeme teknolojisi. Bizim dönemimizde hemen hemen herkes vole vurmasını bilirdi, Ivan Lendl bile. Yanılmıyorsam, 2000 yılında Agassi, Wimbledon'da finale çıktığında bir kez bile vole vurmamıştı.

Leconte: Cash'e katılıyorum. Ancak bugünkü tenisin en büyük farkı ve dezavantajı, bu sporda çok fazla paraların dönmesi. Profesyonel teniste çok para olması tenisçilerin arasındaki samimiyeti azalttı. Bizler de para kazanırdık. Ancak her şey para değildi, eğlence çok daha önemliydi.

Tenisle büyüdük

* Tenise ne zaman ve nasıl başladınız?

Cash: Annem ve babam amatörce tenis oynuyordu. Babam futbolcuydu. Ben de onların yanında tenise başladım. Kriket ve futbol da oynuyordum. Ama tenise ilgim fazlaydı. Çabuk ilerledim çünkü şanslıydım. Bölgenin en iyi tenis kulübünde oynama imkanım vardı. Dolayısıyla çok iyi oynayan rakiplerle antrenman yapıyordum. Daha sonraki dönemimde koçum bana çok yardımcı oldu.

Leconte: 6-7 yaşlarında tenise başladım. O zamanlar ailem bir tenis kulübü işletiyordu. Annem tenis antrenörlüğü yapıyordu. Ben de her gün duvara karşı 3-4 saat topa vuruyordum. İki ablam o tarihlerde 16 yaşlarında Fransa Milli Takımı'yla Dünya Şampiyonu olmuşlardı.

Klasman saçmalığı

* Günümüzün tenis kuralları sizce doğru mu?

Cash: Kurallardaki en büyük mantıksızlık şu; bugün tüm büyük turnuvaların katılımları tamamen tekler klasmanına göre yapılıyor. Woody'ler gibi dünyanın en iyi çift takımları teklerde puanları olmadığı için o turnuvanın çiftler kategorisine giremiyorlar. Bu büyük bir saçmalık ve çiftler kategorisini tamamen yok ediyor. Bizim zamanımızda tekler ve çiftler kategorileri ayrı olarak değerlendirilirdi. Bu da turnuvalara daha fazla heyecan getirirdi.

* Sayın Leconte, tenisçi gençlerimizin ailelerine nasıl bir öneriniz var?

Leconte: Ailelerin kendi çocuklarını muhakkaki desteklemeleri ve doğru yolu göstermeleri gerekiyor. Burada en büyük rol antrenörün. Ailenin antrenöre inanması lazım. Antrenörün işine karışan ailelerin çocuklarının tenis kariyerleri daha başlamadan bitiyor. Çocuğun şunu kendi kendisine söylemesi gerekir "Ben kendim için tenis oynuyorum. Anne ve babamın hatırı için değil."

Türkiye'de potansiyel yüksek

* Sayın Cash, bir kaç kez Türkiye'ye geldiğiniz. Türk tenisi ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Cash: Bir ülkenin tenisi iki unsurdan dolayı parlar. Birincisi büyük bir şampiyon yetiştireceksiniz. İkincisi de mümkün olduğu kadar çok çocuğu tenis sporuna yönlendireceksiniz. Sizde inanılmaz tesisler gördüm. Türk tenisinde büyük potansiyel var. Ancak turnuva sayınız az. Çocuklara yönelik olan çalışmaların daha bilinçli ve güncel olması gerekir. Bakın biz Avusturalya'da gençler turnuvalarında yaptığımız tespitlerde tekniği zayıf olan çocukları hiçbir şekilde bölge ve eyalet antrenmanlarına almıyoruz bile. Başta kulüp antrenörleri gençlere temiz ve doğru teknikler öğretmek mecburiyetindedirler. Dış temas çok önemli. Ancak dış temasları bireysel değil takım halinde yapmalısınız.

Aileni karıştırma

Leconte, kariyerinin dönüm noktasını şöyle anlattı: 16 yaşlarımda Fransız Federasyonu yetersiz olduğumu düşünerek beni takımından atınca bütün hayallerim yıkıldı. Bir gün tenis oynarken yanıma ünlü Rumen tenisçi-antrenör-menajer İon Tiriac geldi ve "Oyununu çok beğendim. Seni bünyeme alarak dünya tenisine hazırlamak istiyorum. Ancak bir şartım var. Ailen bu konuya kesinlikle karışmayacak" dedi. Ben de hemen kabul ettim ve çıkış noktam bu oldu.

İkisi de rockçı

Pat Cash ve Henry Leconte'un en büyük hobileri müzik. Avustralyalı Cash'in tutkusu gitar çalmak. Bu tutkuda 80’li yıllarda dünyanın en iyi tenisçileri arasında yer alan Arjantinli Vilas Gerulatis, Cash'in çok beğendiği bir gitarı ona hediye etmesiyle başladı. Leconte'un ise şarkı söylüyor. Sesi çok güzel olan Leconte, eski arkadaşlarıyla belirli zamanlarda toplanıp müzik çalışması yapıyor. İki yıldızın en sevdiği müzik tarzı ise Rock.  


Engin Kratzer  - Hürriyet 29 Nisan 2005

ek

Engin Kratzerin diğer yazıları için

hurgazlogo

 
   
   
   
Türkiye Tenis Federasyonu
Click for English
Click for English
Haberlere Ait Arşivimize Ulaşmak İçin Tıklayın...