Tenis antrenörleri diplomalı olmalı mı?

th_13_2Bakın bu yazı uzun kim okuyacak demeyin, gerekirse sonra da olsa yavaş yavaş okuyun. Türkiye'den neden iyi tenisçi çıkmadığını anlayın. Siz de iyi tenis oynayamazsanız benden uyarması!!!

Şimdi konu başlığına bakınca böyle bir soru birçoğunuz için anlamsız gelir, çünkü cevabınız EVET'tir. Ancak 'Tenis Klinik Öğrenci Formu'nda da bu diploma sorusunu gören öğrenci adaylarının büyük çoğunluğu, çokta önemli değil havasında cevaplamaktadırlar. Hatta büyük bir kısmı diplomayı geçelim şu bizim fiyat ne olacak durumuna geçmektedirler. Türkiye'de tüm tüketici kesimleri ne yazık ki bilinçsizdir. Hele tenis gibi bir konuda olayı 'spor' olarak bile değil, "iki topa vur gitsin" şeklinde görenlerin sayısı oldukça fazladır. Bu kişiler web sayfalarını gezip bu tür yazıları hayatları boyunca okumayacakları için siz bu yazıyı kendi üzerinize alınmayınız.

Gelelim diplomalı hocalara: Dedik ya Türkiye de bu işe gönül verenlerin sayısı o kadar az ki, siz biraz uyanık olun, "Ben tenis hocasıyım" diye ortaya çıkın hatırı sayılır müşteri edinebilirsiniz. Aslında tenis öğrenmek isteyenlerin büyük çoğunluğunun diplomaya, oyuna ya da emeğe baktığı yok. Belki de böyle bir sahte korsan hoca olabileceğini düşünmüyorlardır. Avukat diploması olmayan bir kişi "Ben avukatım" diyemiyorsa; tenisle ilgili hiç bir geçmişi olmayan birinin "Ben antrenörüm" diyebileceğini düşünemiyorlardır. O zaman uyarıyorum: Biraz topa vurup, diploma alan antrenör kılığına girmiş bu kişilerden alışverişinizi yaparken dikkatli olunuz. Diplomasız olup çok iyi antrenörlük yapanlar da var. Bunu yazdım ki bu arkadaşlar eğer bu yazıyı okurlarsa, hah işte ben bunlardanım deyip içi rahat etsin. Tekrar öğrencilere dönelim. Fiyat ve ortam uygun mu? Yani ucuz olacak ve boy gösterecek. Ama sonuçta tenis oynamayı hayatı boyunca beceremeyecek! İyi olur, çok da iyi olur. Gerçekten sporu gönülden yapacak ve sevecek kişilere ihtiyaç var. Peki dersler ucuz olsun! Çok iyi olur. Ama dünyada hiçbir yerde kaliteli mal ve hizmeti değerinin altına alamazsınız. Ortam da iyi olsun, ama siz gerçekten tenis oynamayı hedefliyorsanız...

Diplomalı yani mektepli, diplomasız yani alaylı ve her ikisine sahip olanlar, aslını sorarsanız ikisine de sahip olanı kuşkusuz daha iyi olacaktır.

Şimdi diplomalı hocaları inceleyelim: Konumuzda kastettiğimiz diplomalı hocalar hayatlarında hiç tenis oynamamış kişilerden olabilir. Yani 30-40'ında tenise başlamış bir iki topa vurmuş, bakmış ki talep iyi, hadi "Ben hocayım". Federasyonda onaylıyor. Şenay Ağabey bunları monitör yap ama nasıl antrenör yapıyorsun, anlayamıyorum. Bu hocalar monitör dediğimiz tenis öğretmenliğinden ileri gidemezler. Büyük çoğunluğu iyi niyetlidir, ama her iş gibi çıraklık yapmadığınız işte usta olmanın çok zor olduğunu bilmelisiniz.

th_13_3Diplomalı hocaların biraz daha kalitelileri Marmara Üniversitesinden bir dönem çıktı, şimdi nasıl bilmiyorum. Bir kaç istisna dışında başarılı olacaklarını düşünmüyorum. Tenis okulu yapıp, ev hanımlarıyla sepetten top atıp oynayabilirler. Bu arada top sepetinden bahsedeyim. Eskiden su kovaları top kutusu olurdu, şimdilerde ya market arabaları ya da özel top sepetleri satılmaktadır. Tenis kapasiteleri gelişmemiş hocalar toplara cevap veremeyecekleri korkusuyla ders sırasında öğrencilerinin toplarına karşılık vermeyip, diğer topu atarlar; böylece öğrenci hocanın çaylaklığını anlayamaz. Bir diğer düşünce de öğrenciye tenis oynattıramayacağı için sepetten yeni bir top atma işine devam etmeleridir. Hem iyi hem sahte hocaların bir diğer taktiği de sepetteki topları bir an önce bitirip, bunlar toplanırken öğrenciyle lak lak yapıp dinlenmek ve vakit geçirmek amaçları vardır. Almanya'da bu sepetlerle ders vermek yasaktır2. Tekrar belirtmek isterim ki top sepeti ile de iyi ders verilebilir, hocanız ciddi ve işini severek yapıyorsa sorun çıkmayabilir. Ama zor!

Amerika, Fransa, Almanya gibi ülkelerde antrenör sıfatını alabilmenin bazı kıstasları vardır. Bunların başında da örneğin Almanya'da C sınıfı Antrenör sahibi olabilmek için ilk şart en az 4 yıl 2. lig oyunculuğu yapmış olmanız ve minimum lise tahsilinizin olması gerekir. Ne demektir 4 yıl bir ligde oynamak? Tenise 6 yaşında başlayıp, 5-6 antrenörün elinden geçmek, 10 yaşından itibaren ömrü boyunca yılda 30-40 turnuvada oynamak binlerce antrenman maçı, saatlerini tutamayacağınız tenis ve diğer temel spor antrenmanlarını yapmaktır. İşte tenis oyuncusu bu süzgeç ve aşamalardan bütün hayatını koyarak geçer ve büyük bir birikim oluşturur. İşte bu tür bir tenis oyuncusu belirli kurslardan geçirilir ve bir diploma alırsa işte buna ANTRENÖR denir. Başarılı olur olmaz ama ülkemizde az da olsa bu tür antrenörler vardır. Türkiye de spor demek futboldur. Biraz da birkaç diğer daldır. Ne yazık ki diğerleri hiç gelişmemiştir. Gelişenlerde Naim gibi büyük sporcuların önderliğinde çok az bir kitlenin yaptığı halter gibi sporlardır. Çünkü ailelerde çocuklarına spor yaptırma alışkanlığı, hükümetlerde de bunu anlayabilecek kapasitede fazla insan yoktur. İmkan yoktur falan filan bahanedir, sonra da "Biz niye başarılı olamıyoruz?" diye sorarlar. İşin ilginci bu soruyu soranlar hayatında bir hafta kendini vererek düzenli spor yapmış değildirler. Sonra gel bunlara laf anlat. İşte bildiğiniz konular.

Peki yazının amacı ne? Sayısı az olan ve en az 30 senede yetişebilen gerçek hocaların hakkını SAHTE HOCALARDAN korumak. Sizi de korumak. Sana mı düştü, efendim işte madem buraları okumaya başladınız, dinleyiniz: Neden tenis kortları hep boştur? Düşündünüz mü? Çünkü pilli bebek gibi yan dön, uzat gibi robotik hareketlerle kimsenin tenis oynamayı beceremediği için kortlar boştur. Gerçi gerçek hoca sıfatını yakalayabilenlerin çoğu da "At topu! Vur topa! Ali yan dön! Oya dizini kır!" demekten başka bir şey bilmezler. Dünyanın hiç bir yerinde iyi oynamakla iyi hocalık arasında direk ilişki kurmazlar. Öğretmek, öğrenmek ve oynamak çok farklı şeylerdir. Ne yazık ki çok bilinçsiz tenis tüketicisine Türkiye'nin en büyük ve ciddi kulüplerinde daha tam hoca olmamış onlarcasını barındırır ve bu hocadır diye üyelerine sunar. Sonra kulüpte 3-5 kişinin haricinde tenis oynayan kalmaz. Üyelere de "Spor yapmayı sevmiyorlar" diye kızarlar. En büyük hatalı kendisidir. İyi tenis oynayanları hoca diye ya da korsan hocaları al çalıştır. Sonra herkesi balerine döndürsünler, üyeler de oynayamayınca suçlu olsunlar!...

En tehlikeli hocalar ne alaylı ne mektepli olanlar, yani hayatında tenis turnuvası yapmamış, seyretmemiş, üstüne üstlük kursa da gitmemiş. Kendi işini ya becerip dikiş tutturamamış ya da hiç işi gücü yok; "Kortlarda da meydan boş hadi ben hocayım" diyenler. Bunlar için birşey söylemeye gerek yok. Bunlar antrenör kılığına girmiş sahte hocalardan da kötü. "Aman ne olacak işte oynayıp gidiyoruz" derseniz, başka bir spora döneceğinizden kuşkunuz olmasın.

th_13_4Diğer başka bir konuda iyi tenisçiler. Bunların bir kısmı şampiyon. Ömrü kortlarda geçmiş, bir birikim var. Gerçekten işini çok ciddiye alanlar var ama bir de yine sepetçiler var. Bir sepet forehand, bir sepet backhand hadi ders bitti, güle güle. 50 seans forehand dersi alanları bilirim. Bir de klübe malzeme olurlar. Aslında bunlardan ders alacağınıza kendi kendinize öğrenmeye çalışsanız kesinlikle beş misli olursunuz. Tenisten başka yapacak başka enstrümanları olmayan bu hocalar Sahte Hocaların ekmeğine yağ sürmektedirler. Yazıyı okuyacaklarını sanmıyorum ama üstüne alınan hocalar olursa kendilerini ne kadar ciddi tenis hocası oldukları konusunda tekrar incelesinler. Orhan Ataş, Ali Göreç ve adını sayamadığım bir çok meslektaşım beni bu konuda destekleyeceklerdir diye düşünüyorum. Gerçek profesyoneller olan bu gibi kişilerle ve Şenay SAYDAŞ gibi tenis emekçilerini tabii ki bu konuda kastetmiyoruz. Bir diğer hoca grubu da yukarda da bahsettiğim Marmara Üniversitesi'nden çıktı. 90'lı yıllarda Osman Kermen ve ekibinin yetiştirdiği bir grup iyi öğrenci, tenisçi olmamalarına rağmen TED, ENKA gibi kulüplerin düzgün sistemleriyle, Türk tenisine kendilerini kabul ettirmişlerdir. Antalyalı hocaların bir kısmı da bu jenerasyonun dallarıdır. Bu tür Antrenörlere başarılarının devamını diliyor, tenisin içinden gelip meydanı tutamayıp sadece ahkam kesen arkadaşlarımıza hiçbir şey diyemiyoruz.

Bir yazı bu kadar gereksiz uzatılır mı? Türk tenisini Sen mi kurtaracaksın! Ne demişler karanlığa küfredeceğine, otur bir mum yak! İşin içinde piştiğimiz için biraz da olsa konuşma hakkını kendimde buluyorum ve yazıyı uzatıyorum. Bu arada konuyu çok dağıtıp yazıyı kitap haline getirmeyi düşünmeye başladım. İsterseniz bölüm bölüm okuyun. Türk Tenisi iyi niyetli çok az kişinin gayretleriyle bir şeyler yapmaya çalışmaktadır. Sizin iyi tenis oynamanız Türk Tenisi'ne katkıdır. Top, ayakkabı harcanır, TV den seyredilir, popülarite artar, sponsorlar çıkar, işte tenis o zaman gelişir.

Klasiktir tenis konusu açılınca "-Ben bir ara ders aldım. -Kimden? -Hocanın adını hatırlamıyorum!" Hatırlayamazsınız, çünkü size oyun oynama başarısını tattıramamış birini unutursunuz. Siz de bu kişiler arasına katılmak istemiyorsanız Hocanızı iyi seçiniz!

Yazıyı aylardır hatta yıllardır yazacağım ama dedim ya tenis antrenörleri ders verip para kazanmak haricinde hiçbir şey yapmazlar. "Bugün 10 ders verdim, ölüyorum", hem reklam hem hava, sonra "Başka ne yaptın?"... Ben biraz Türk tenisine fayda da bulunduğumu hissedip, şu Sahte Hocaları yazayım dedim. Aslında benim de durumum hiç iyi değil. Web sitem 1996'da kurulmuş, içinde dört tane yazı göstermelik. Artık biraz hızlanalım dedik. Bu sahte hocalar, tenis kulüplerinde esameleri okunmadığından site aralarında ortaya çıkarlar. Federasyonun kimseyi bulamadığı için neredeyse yoldan adam çevirip "-Sen tenis ne biliyor musun? -Biraz vuruşturdum. -Gel kursa!" diyerek tenisle hiç alakası olmayan onlarca kişi etrafta antrenörüm diye gezmektedir. Aslında bu antrenörlerin sahte eczacı ve dişçilerden bir farkı yoktur. Tek fark Federasyon zannediyorum yıllık faaliyet planına şu kadar kişi antrenör yaptım diyebilmek için bunları onaylamasının dışında. Açın telefonu federasyona, bilgisayar kayıtlarında antrenör ama hiçkimse ne adını ne sanını bilmez. Ne yazık ki Şenay Ağabey bunlara birşey yapmamıştır. Aslında Türkiye Tenis Federasyonu'ndan belge almak bu kadar kolay olmamalıdır. Federasyon bir an önce toplanıp, bugüne kadar diploma verdiği kişileri çağırıp, yeni baştan elden geçirip Sahte Hocaları yok etmelidir! Yeni Federasyon Başkan'ımıza başarılar dileyerek bu konuyu da gündeme getiriyorum. Federasyon Başkanımızı bir konuda daha uyarmak istiyorum. Kurslara zaman zaman yabancı kariyerli hocalar gelmektedir. Bu kurslara bu sahte hocaları çıkarıp kazara oynatırlarsa bizi Uluslararası Tenis Birliği ITF'den atabilirler. Sen kalk Avrupa'dan katkı için kalk gel, karşısında tenisle alakası olmayan kişiler... Adamlar şaka zannederler. Neyseki şimdiye kadar böyle bir üzücü durum olmadı. Ama bir kaç kursta ben yabancı hocaların biraz huylandıklarını gördüm. Şenay Abi'ye yukarda söylendim ama o da yoklukta kötünün iyisini seçmeye çalışıyor. Ama bu korsanları monitÖrden öteye rütbe atlatır gibi atlatmamalıdırlar.

th_13_5Bir kere yazı yazmaya başladım ya yılların acısını çıkaracağım herhalde, bu arada büyük gazetelerin esprili köşe yazarlarına özendiğimin farkındayım ama bu yazıyı okurken sizin okumamanızı isteyen alnına kadar kıpkırmızı olmuş Sahte Hocaların olduğunu da unutmayın. Şimdi öğrenci yazıyı okuyacak, yarın derste hocaya soracak. "Hocam, tenis klinik'teki bu hoca çok mu iyi de, bu yazıları yazıyor?" İyilik bir yana bunu şimdi boşverin çünkü öğrenci sonra şu soruyu soracak: "Hocam sizin hiç dereceniz var mı?" Hoca mosmor olacak ama artık palavraya alıştığı için "Ben eski Türkiye Şampiyonu'yum" (Ben şimdiye kadar daha hiç ikinci olanına rastlamadım. Herkes de şampiyon!). Öğrencilerin saf olanları bunu yer ve akşam ailesine bir güzel anlatır, ama parayı veren baba ailesindeki bireylerin bu tür palavralara inanmaması gerektiğini bir türlü anlatamaz. Bunu anlamayan öğrenci de sonunda tenis hayatına binbir bahaneyle veda eder. Bakın ufak hesaplarla dünyanın en güzel sporu olan tenise veda etmeyin. Ben federasyona ve federe kulüplere kızıyorum. Bu eski şampiyon antrenörleri acaba site kortlarından, tatil köylerinden kurtaramazlar mı? Şaka bir yana bu sahte hocalar ciddi kulüplerin kapısından geçemezler.

Neyse insafa gelip daha fazla yüklenmeyeceğim. Sahte hocalar iyi insanlar, iyi niyetli kişiler olabilirler, ama federasyonun Avrupa Birliği normlarını doldurmak için verdiği antrenörlük diplomalarıyla ancak Tenis Öğretmeni olabilirler. Etrafa ben Antrenörüm diyerek bilgisiz tüketicileri kandırma hakkına sahip olamazlar. Arz-talep meselesi'dir. Size çok iyi tenis de öğretebilirler. Genelde Tenis öğrenmekten ziyade kilo vermek ve spor yapmak isteyenler bütçelerini zorlamadan sahte hocaları kullanabilirler. Ama sonradan pişman olmayın.

Yazıyı bir kontrol edeceğim, dua edin aklıma yeni bir konu gelmesin. Siz de biraz hazmedin, belki devam ederiz. Acaba ayıp mı ettim diye düşünüyorum, ama iyi çalışanlar, hak edenler üstüne alınmasınlar. Türkiye sürekli her konuda "Tamam efendim, siz daha iyi bilirsiniz" diyen kişilerden bu hale geldi, doğruları konuşmak, yazmak ayıp oldu...

Biz ne mi yaptık? İşte bu site, bini aşkın tenis fanatiği aile, ilk vergi sistemine kayıtlı tenis ofisi, ilk özel tenis okulları, daha fazla kendimizi övmeyelim. Tenisi bilmiyor ya da hala iki topu üstüste karşıya atamıyorsanız gelin sizi maç oyuncusu yapalım. Şunu da hatırlatayım: Tenis oyun'dur, maç'tır. Ben maçta bugün oynumu oynayamadım. Bahane! Ağlamak yok! Maçta oynadığın oyun, oyunundur!

Tenis Klinik diplomalı mı? Bu aslında başka bir yazı konusu: Diyelim ki ben iyi kötü tenisçilik yaptım, lig oynadım, okul, savcılık tamam, yani diplomayı aldım. Hava! Çünkü federasyonun bir eğitim metodu yok. Bazı kurslarda 40 yıl önceki kitapları okutuyorlar. Avrupa'dan birini yakalıyorlar hadi kurs, her hoca başka telden çalıyor. Bir de kursları yazın göbeğinde yapıyorlar. Zaten hoca sezonluk çalışıyor, kursa nasıl gitsin. Yine başka dala uçtuk! Aslında bu tür konu çokta kimse kimseye dokunmamak için ses çıkarmıyorlar. "Belki ben de bir yurt dışı seyahat kaparım" diye. Federasyonun olaya bakışı bu! Federasyon kurulları aynı meclis gibi kimden bir daha seçimde oy alırım, hangi arkadaşımı yurtdışına yollarım hikayeleri... İnşallah vakti gelince federasyona aday olacağız. Ancak hakkını yememem gereken iyi ekipler var. Türk tenisinde benim bildiğim ciddi çalışmalar rahmetli ağabeyimiz Yıldırak Daş ve yine rahmetli ağabeyimiz Güneşi Olcay dönemlerinde başladı ve sürdü. Yurtdışı eğitimi almış olanların dışında piyasadaki hocalar, bir önceki hocadan gördükleri antrenman dışında pek bir bilgileri olmazdı.. Ne kitap ne dergi okurlardı. Oysa kurslarda biomekanik, fizyoloji, psikoloji, beslenme, antrenman bilimi gibi konular hocaların eğitime gerçek bilinçte yaklaşmalarına sebep oldu. Kesinlikle bir federe kulüp1 antrenörünün temelde yukarda saydığım konuları idrak etmesi gerekiyor. İşte bu kursları Marmara ve ODTÜ kendilerine yakışır ciddiyette yapmaktadırlar. Ben her zaman bu kursların gerçek tenis hocalarını antrenöre çevirmesinden yanayım.

Tenis Klinik çok inandığı ve güvendiği Avrupa'da teniste ileri gitmiş başta İspanya olmak üzere Almanya, Fransa, İsveç gibi ülkelerin sistemlerini Türkiye şartlarında sentezlemiştir. Tamamen kendi gücüyle piyasada büyüyerek güçlenmeye devam edecektir. En büyük güvencemiz bilgimiz, hırsımız ve çalışkanlılığımızdır. Bu sitede tüm Türkiye'ye tenisi sevdirip ilerletmeye çalışacağız.

Peki diyeceksiniz ki taşın altına siz de elinizi sokun. tenisçi yetiştirin. Birşeyler yaptık, hala yapmaya çalışıyoruz. Biz aslında elimizle değil, tamamen taşın altındayız. Tenis bir sektördür ve zincirlerden oluşur. Zincirin parçalarından biri olan Performans tenisinin yaşaması için ailelerin ve hobi gruplarının büyük miktarlarda oluşması gerekir. Şenay Hoca o yüzden tüccar hocalar kavramını bırakmalıdır. Özel dersler tenisin dolaylı besleyicileridir. İşte bunu Türkiye'de en hızlı ve büyük şekilde oluşturan Tenis Klinik'tir. Bu yüzden biz önce altyapımızı kurmaya çalışıyoruz. Tenis kamplarımızı yakında kuracağız. Türk Tenisini yurt dışına çıkarmaya çalışacağız. Bu konuda en ciddi kulüpler TED ve ENKA' yı kutluyorum. Bir de Ankara Tenis Klübü'nü yeni başkanı Nizameddin İren zannediyorum bir şeyler oluşturacak gibi. hepsine başarılar diliyorum.

Bu yazı kitap olmaya doğru ilerlerken birden böyle bitmesine bir anlam verebildiniz mi? Onu bilemem ama ben bittim. İçindeki ek konuları en kısa sürede yazacağım. Galiba bir ay bizden yine ses çıkmaz. Raket tutan seyreden herkesi biz de seviyoruz. Şunu unutmayın alaylı, mektepli her ikisi ya da hiçbiri işinizi severek ve ciddi yapıyorsanız, tecrübeleriniz sizi zaten ileriye götürecektir. Sabit fikirli olmayınız, yeniliklere açık ve araştırıcı olursak teniste de ilerlemelerin çıkacağı kuşkusuzdur. Eleştirilere kızmayınız...

İyi oyunlar! 20 Nisan 2001
Ali AYAZ

 

1 Federe Kulüp: Federasyon turnuvalarına katkı, katılım ve kortlarını kullandıran kulüpler. Ankara'da ODTÜ, Ankara Tenis Kulübü ve Ankara Atlıspor Kulüpleri federedir. Lisanslı oyunculardan kurulu takımları vardır. Sporcu yetiştirmek için yoğun uğraş verirler.
2 1995 yılında Enka'da yapılan bir kursta Steffi Graf'ın antrenörü Çek asıllı Alman Tenis Federasyonu Başantrenörü Richard Schernbern tenis derslerinin Almanya'da top sepetiyle yasak olduğunu söylemiştir.

Yazıyla ilgili her türlü düşüncelerinizi aşağıda belirtirseniz sevinirim!

Okuma: 31302
Yorumlar (4)add comment

Yorum yaz

busy
Türkiye Tenis Federasyonu
Click for English
Click for English
Haberlere Ait Arşivimize Ulaşmak İçin Tıklayın...
MambWeather
Ankara
--- °C
Ankara °C | İstanbul °C | İzmir °C