Cervantes'in “Don Kişot”u, dünya edebiyatındaki İLK modern romandır. Yaşar Erkan, Türkiye'nin İLK olimpiyat şampiyonudur. Galatasaray, UEFA Kupası’nı kazanmış İLK Türk takımıdır, Mehmet Okur, NBA şampiyonluğu yaşamış İLK Türk basketbolcudur. Tansu Çiller, İLK Türk kadın başbakandır.…

Herkes ilk olmak ister. Çünkü en iyi olmak geçicidir; zaman içinde en iyiler değişir. Oysa ilk olmak, tarihe geçmektir; kalıcı olmak demektir. İki tane ilk olmaz. Bırakın tarihe geçmeyi, kendi hayatlarımızda bile; ilk öpücük, ilk aşk, ilk seyahat, ilkokul öğretmenimiz, ilk sınav, hiç unutamadığımız şeylerdir. Bu yüzden, ilk olmak önemlidir.

Ancak önemle aynı pakette gelen zorlukları da vardır ilk olmanın. Hata yapma lüksünüz yoktur; herkesin gözü üzerinizdedir. Yürünmemiş bir yolda, ancak kendi hatalarınızı yaparak ve bunlardan ders alarak, sabırla ilerleyebilirsiniz. İlk olmak için gösterdiğiniz cesaret kıskanılacak, her konuda eleştirileceksinizdir. Oysa cesur olmadan, ilkleri başaramaz insan.

Hatırlarsınız, Andre Agassi Wimbledon'ın beyaz kıyafet kuralına ciddi anlamda karşı koyan ilk sporcu olduğunda, çok fazla eleştirilmişti. Oysa bugün markalar, bambaşka bir anlayışla, kendi sporcularının ne giyeceğini, hangi sporcunun daha şık olacağını tartışıp, bu konuda yarışıyor. Boris Becker, Grand Slam kazanan ilk Alman tenisçi olduğunda, ülkesinde tarihe geçti. Özel hayatı, tenis kariyeri sürekli tartışıldı. Ancak bir gerçek vardı; Almanya’da artık her çocuk, onun gibi şampiyon olmak istiyordu.

Türk tenisi de son 10 senedir kendi “ilk”lerini yaşıyor. Hatalar yapılıyor, dersler alınıyor. Haksız eleştiriler yapılıyor; ancak sonuçlar başarılı oldukça, eleştirenleri susturuyor. Ortada büyük bir pasta olduğunun farkına varıldı, herkes bir parça istiyor. Gülberk, Amerika'da okuyup profesyonel tenis oynayan ilk Türk tenisçi olduğunda, beğenmedik. Duygu, Ankara'da tenisin imajını değiştirip, milli takımda ilkler yaşattığında, eleştirdik; hatta ikisini birbirine düşman etmeye çalıştık... Grand Slam oynayan ilk Türk olduğumda ya da Wimbledon'da 3. tur oynadığımda; yetmedi, şampiyon olamadığım konuşuldu. Marsel, tek erkekler ana tablosunda Grand Slam oynayan ilk Türk oldu, “Sonradan Türk oldu!” dedik; ilk olmanın zorluğunu takdir edip, ayakta alkışlayamadık.

Şimdi bir sınav daha var önümüzde. İlki seneye olmak üzere üç sene boyunca, WTA Championships'i İstanbul'da düzenleyeceğiz. Bu da Türk tenisi için bir ilktir. Sinan Erdem dolar mı dolmaz mı? Gelen insan tenisten ne kadar anlar? Bunları mı tartışacağız yoksa bu ilkin gerçekleşmesi için gösterilmiş cesarete saygı duyup, destek mi vereceğiz? Sonuç ne olursa olsun Türk tenisi hızla ilerlemeye devam ediyor.

Atatürk'ün dediği gibi: "Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmazlar..."

 

İpek Şenoğlu - 11 Kasım 2010 - Star gazetesi

 

http://www.stargazete.com/spor/yazar/ipek-senoglu.htm

Türkiye Tenis Federasyonu
Click for English
Click for English
Haberlere Ait Arşivimize Ulaşmak İçin Tıklayın...